• Hakkımızda
  • İletişim
  • Sayılar
No Result
Tüm sonuçları görüntüle
16 Ocak Cumartesi 2021
yolculuk
  • Aktüel
  • Emek
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Kadın
  • Yaşam
    • Kültür&Sanat
  • Kent-Ekoloji
  • Sınıfsal Bakış
  • Blog
    • Devrim Kitaplığı
    • Enternasyonal Yolculuk
  • Aktüel
  • Emek
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Kadın
  • Yaşam
    • Kültür&Sanat
  • Kent-Ekoloji
  • Sınıfsal Bakış
  • Blog
    • Devrim Kitaplığı
    • Enternasyonal Yolculuk
No Result
Tüm sonuçları görüntüle
Gazete Yolculuk
No Result
Tüm sonuçları görüntüle

#YolculukBlog | Mehmet Yeşiltepe yazdı: Madımak yalnızca bir yangın değildir

Madımak, bugünkü kitlesel katliamcıların 1993’teki suretidir

02.07.2020 12:19
4 1
#YolculukBlog | Mehmet Yeşiltepe yazdı: Madımak yalnızca bir yangın değildir
TweetPaylaşGönderGönderTara

Kimi yıldönümleri vardır, bırakalım anılan konunun giderek eskidiğini göstermeyi, tersine olguyu daha net, daha görünür ve anlaşılır kılar. Tabii bunun öncelikli koşulu, an’dan fotoğraf çekmekle yani olup biteni salt haberleştirmekle yetinmemek, dün-bugün ilişkisi kurmaktır. Bu, aynı zamanda, neden-sonuç, katil-maktul ilişkisinin güncellenmesini, olayın tarihsel süreç içerisindeki yerinin değerlendirilmesini gerektirir. Bu bağlamda, 1993’ün 2 Temmuz’u yalnızca bir yangın değildir; Madımak yalnızca bir yer, saldırganlar yalnızca “failler/tetikçiler” değildir.

Sivas yangını, bugün çok daha çeşitlenmiş ve gelişmiş halini gördüğümüz, egemen sınıfların toplumsal muhalefete müdahalesinin dönemsel araçlarından biridir; sürecin tayininde, toplumsal dinamiklerin bastırılması ve sindirilmesinde bugün kitlesel katliamları giderek yaygınlaştırıp rutin hale getirenlerin 1993’teki suretidir.
Kısaca anımsayalım; 1993’te Sivas’a “Pir Sultan Abdal Şenlikleri” için gidenler, ilk andan itibaren boy hedefi haline getirildi ve katliam, devletin bölgedeki imkânlarıyla adım adım organize edildi. Katliam hazırlığının “Hakikat”, “Anadolu”, “Bizim Sivas” gibi yerel gazetelerdeki adı “Kıyama Çağrı” idi. Sonradan yaşananlar, tablodaki flu noktaları da arka planı da aydınlatmaya yetti. Sonuçta gerçek katiller iktidarlarını sürdürüp hesaplarını büyütürken, onların infaz ekibi, yargılamanın hemen her aşamasında gözetilerek ödüllendirildi. Ve Maraş katliamının devamı niteliğindeki Sivas katliamı, Ensar rejimine uzanacak olan sürecin önemli bir durağı, ara basamağı oldu.

Maraş’tan Sivas’a, Sivas’tan Ensar rejimine

Tablo, pek çok açıdan 1978 Maraş katliamına benziyor. Bu benzerliğin en önemli noktalarından biri, Maraş’ın bir numaralı sanığı Ökkeş Şendiler örneğinde olduğu gibi, Sivas katilleriyle (avukatlığını yapmak dahil) çeşitli ortak mesaileri olanların da parlamentoda görev alması yani iktidarlaşmasıdır. Bu, aynı zamanda katliam-iktidar ilişkisinin somutlanmasıdır; 1993’ün Sivas’a sebep kadroları ile bugünün kadroları arasındaki ideolojik-politik devamlılığın ve örgütsel yoldaşlığın ifadesidir.

Eğer Madımak katliamı, yobazlığın-gericiliğin olduğu kadar sermaye ile dinselleştirme arasındaki simbiyotik ilişkinin bir alandaki dışa vurumu ise, bugün tüm ülkede bir Madımaklaştırma yaşandığını söyleyebiliriz. Bunun bir yüzünü tecavüzler, dayatma ve baskılar oluştururken, diğer yüzünü devlet eliyle yürütülen tam teşekküllü dinselleştirme operasyonları oluşturuyor; eğitim tekelci sermayenin ihtiyaçlarına göre planlanıyor.
Türkiye’de İran ve Suudi Arabistan’dakilerin toplamından daha fazla cami olması, Diyanet’in bütçesinin 10,5 Milyar TL’yi bulması, sadece Cami Yaptırma Derneği sayısının 17 bin 500 olması, akla ilk gelen rakamsal ipuçlarıdır. Objektif verilere dayanarak yani sübjektivizme düşmeden, toplumun kılcallarına dek dinselleştirme ile muhatap edildiğini söyleyebiliriz. Bu, Sivas 1993’ün güncellenmesi, o eğilimin iktidarlaşması ve benzinin yanında çeşitlenmiş pek çok araçla amacın adım adım gerçekleştirilmesidir.

Hafızasızlık Sivaslara zemin hazırlar

Toplumsal olaylar karşısındaki hafızasızlığın; acının, katliamın, yangının tekrarına fırsat verdiğini söyleyebiliriz. Yangını sırf Madımak’tan ibaret görmenin de benzer bir yan etkisi vardır. Halbuki bakış açısını büyüttüğümüzde, yangın yerlerinin sanılandan veya dillendirilenden çok olduğunu, buna Vietnam, Filistin, Irak, Suriye gibi pek çok coğrafyanın girdiğini, 19 Aralık 2000 yılında “Hayata Dönüş” operasyonunda hapishanelerde de insanların yakıldığını, bu acının Kürtçe versiyonunun Sur’un-Cizre’nin bodrumlarında yaşatıldığını görebiliriz. Bu örnek çokluğu üzerinden iz sürdüğümüzde, sadece faile değil gerçek katile ulaşırız. Bu, kibriti çakan figürandan öte çok daha kapsamlı, sistemsel bir güçtür.

Sivas katliamı gibi saldırılarda gerçek faillerin amacının ne olduğunu, devam eden süreçte izlemek, görebilmek mümkündür. 1993 Temmuz’unun devamında Çiller-Ağar-Güreş ile tüm muhalif kesimlerin ezilmesi operasyonları, faili meçhuller vb. gündeme geldiyse; Sivas için, “Egemen sınıflar, devamında nasıl bir düzen amaçlıyor olacaklar ki böyle bir katliama zemin hazırladılar?” sorusu zorlama veya abartılı değil aksine açıklayıcıdır. Eğer Hitler faşizminin saldırılarını, yangınlarını ve gaz odalarını, bu katliamlarda görev alan “personel”den ibaret görmüyor, Alman emperyalizminin/ sermayesinin ihtiyaçlarıyla doğrudan ilişkilendiriyorsak, Sivas’ta da yalnızca kriminal izler değil sınıfsal izler sürmek durumundayız.

1993’te Madımak katliamını organize eden siyasal iradenin bugünkü izdüşümü AKP’dir. Bu organizasyonun eliyle Hızır paşa siyaseti, yani insanların inancını baskılayan, iktidarın dayattığı din ve mezhep üzerinden toplumu biçimlendiren anlayış, sermayenin istekleri çerçevesinde sınıf kardeşliğini tarikat-cemaat kardeşliği ile ikame etme yönünde önemli mesafeler kat etmiştir. Bu, aynı zamanda gerçek amacın biat eden, rıza gösteren, beklentilerini öte dünyaya erteleyen suskun bir toplum yaratmak olduğunun göstergesidir.

Madımak’la küresel ilişki

Madımak’la küresel ilişki, küresel ekonomi politikle ilişkidir. Üstelik bu, mevcut resmi karmaşıklaştıran değil görüntüyü netleştiren bir işlev de görüyor. Giderek kapsam büyüten neoliberal politikaların engelsiz biçimde uygulanabilmesi için, dünya ölçeğinde emperyalizmin, Türkiye özgülünde işbirlikçi egemenin, halktaki tüm itiraz noktalarını ezmeyi bir politik hat olarak belirlemiş olmasıdır.
Tüm bu nedenlerle bugün Madımak’ta yitirdiğimiz canları anmak, mücadelelerine sahip çıkmak, Dünya’da ve Ortadoğu’da emperyalizme, Türkiye’de ve Kürt coğrafyasında faşizme karşı durmayı; istihdamın esnekleştirilmesi, geleceksizlik ve güvencesizliğin yaygınlaştırılması ile dinselleştirmenin yaygınlaştırılmasını aynı karede görebilmeyi gerektiriyor.

Yangın sonrasında, Madımak Oteli’nin yerine yapılan Bilim ve Kültür Merkezi’ni ziyarete gidenler, içeriye girdiklerinde hâlâ yangın kokusu aldıklarını söylüyor. Benzer şekilde, bizim bulunduğumuz yerden, oraya hiç gitmeden o kokuyu almamız, o acının damarlarımızda, yürek hafızamızda ve beynimizde canlanması, olgunun doğası ve bizim insanlığımız gereği değil midir? Ancak bugün artık insan olmak, aydın olmak, devrimci olmak daha ötesini gerektiriyor. Metin Altıok’un şiirindeki dizeler, Hasret Gültekin’in sazındaki ezgiler dahil, onların tüm eserlerini, sahip oldukları ve uğruna can verdikleri değerleri aynı karede görebilmek, sahiplenmek, yaşatmak ve yeni bir dünya düşünün gerçek olması yolunda bir itici dinamik olarak değerlendirmek gerekiyor.

Sonuç yerine

Yaklaşık 400 yıl önce Sivas’ta asılmış olan Pir Sultan, bu kez modern Hızır paşalarca yakıldı; bu saldırı gerçekte, Pir Sultan’ın şahsında, özelde tüm katılımcılara genelde insanlığın ilerici-özgürlükçü değerlerine yapılmıştır. Katliamın iktidar desteği ve imkanları eşliğinde, bilerek-isteyerek ve tasarlayarak yapıldığı, artık daha net daha somut olarak biliniyor. Saldırganlarla ilgili olarak açılan davanın, sürecin başından beri Refah Partili milletvekillerince sahiplenilmesi, sanıkların mahkemede savunulması ve sürecin bilinçli müdahalelerle zaman aşımına uğratılması, katliamın “birkaç kendini bilmez”in işi olmadığının bir başka kanıtıdır.

Sivas’ta yitirilen 35 canla ilişkimiz, törenlerden ibaret olmamalı, onları öylesine yaşatmalıyız ki Behçet Aysan’ın bir dizesinden esinlenerek söylersek, bize “Sen bu şiiri okurken ben belki başka bir şehirde yeniden doğarım” diye seslenmeliler; Ensar rejimine karşı laiklik, faşizme karşı demokrasi ve emperyalizme karşı özgürlük mücadelesinde yanı başımızda olmalılar.

Etiketler: 2 temmuzAydınMadımaksanatçısivas katliamıyaşamlarını yitirdi
Tweet2Paylaş3GönderPaylaşTara

İlgili Gönderiler

#YolculukBlog | Soner Erdoğan yazdı: “Sözde” olmayan ne kaldı ki?

#YolculukBlog | Soner Erdoğan yazdı: “Sözde” olmayan ne kaldı ki?

14.01.2021 09:03

Kılıçdaroğlu’nun “sözde Cumhurbaşkanı” nitelemesi üzerinde fırtınalar koparıldı. Daha önce defalarca dillendirilmiş sözkonusu kelimeye bu kez verilen aşırı tepki siyasal iktidarın...

2004 Mart’tan beri yeniden doğum adın oldu – Mehmet Yeşiltepe

2004 Mart’tan beri yeniden doğum adın oldu – Mehmet Yeşiltepe

03.01.2021 14:29

Öyle çok içimizde Öyle çok yanımızda                            ve...

Yılbaşı kutlaması alerjisi işe yaramıyor, müslüman mahallesinde salyangoz satılıyor!. – Tuner Tekin

Yılbaşı kutlaması alerjisi işe yaramıyor, müslüman mahallesinde salyangoz satılıyor!. – Tuner Tekin

02.01.2021 09:42

2020’yi geride bıraktığımız gün siyasal iktidarın yılbaşı kutlama alerjisi yine iş başındaydı. Taş koymaya çalıştılar kutlama yapılmasına, evlerde bile. Virüs...

Eşkıya dünyaya Hükümdar Olmaz!.. – Tuner Tekin

Eşkıya dünyaya Hükümdar Olmaz!.. – Tuner Tekin

27.12.2020 14:27

“Boşluğun sessizliğinde yüksek sesle konuşma yürekliliğini gösterirseniz birileri sizi mutlaka duyar” (Althusser) Sizi de öfke basıyor mu televizyonlardaki haberleri, haber...

Erdoğan: Ülkemizin istiklal ve istikbal mücadelesi bugün de mazlum ve mağdurlara umut veriyor

Devletçilik Reform ve Yalancılık – Ümit Kaynar

26.12.2020 14:10

Devletçilik Reform ve Yalancılık (Bu yazının ilk/el yazımı 03 Aralık 2020 saat 14.30'da tamamlandı. Hemen ardından satırların yazarı beyin kanaması...

19 Aralık Katliamı’na “Hayata Dönüş” diyen hayasızlık/utanmazlık.. – Tuner Tekin

19 Aralık Katliamı’na “Hayata Dönüş” diyen hayasızlık/utanmazlık.. – Tuner Tekin

19.12.2020 09:39

"Simge kendisini öncelikle simgelediği şeyin cinayeti olarak ortaya koyar" (Lacan) Suç ne kadar büyükse gizleme çabası da o kadar büyük...

Boğaziçi Üniversitesi’nde polis saldırısına uğrayan öğrencilere bir destek de yurtdışındaki akademisyenlerden
Aktüel

Boğaziçi Üniversitesi’nde polis saldırısına uğrayan öğrencilere bir destek de yurtdışındaki akademisyenlerden

16.01.2021 11:50

Boğaziçi Üniversitesi'ne AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kayyum rektörün atanmasının ardından öğrencilerin yaptığı eyleme polis saldırmış, gece ise öğrencilerin evleri polisler...

Daha fazla oku
8 Kasım 2020 | Günün öne çıkanları

16 Ocak Cumartesi | Günün haberleri

16.01.2021 11:31
AKP’nin bitmek bilmez parti ziyaretlerinin bize anlattıkları

AKP’nin bitmek bilmez parti ziyaretlerinin bize anlattıkları

16.01.2021 11:06
AKP döneminde içi boşaltılan kurumlardan birisi olan TRT’ye yakından bakalım

AKP döneminde içi boşaltılan kurumlardan birisi olan TRT’ye yakından bakalım

16.01.2021 10:49
65 yaşındaki Kasım Dayangaç “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı

65 yaşındaki Kasım Dayangaç “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı

16.01.2021 10:11
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Sayılar
gerçeğin devrimci sesi!

© 2018 Tüm hakları saklıdır. Sitede yayımlanan orijinal içeriklerinin kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır. Adali Labs 2016

No Result
Tüm sonuçları görüntüle
  • Aktüel
  • Emek
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Kadın
  • Yaşam
    • Kültür&Sanat
  • Kent-Ekoloji
  • Sınıfsal Bakış
  • Blog
    • Devrim Kitaplığı
    • Enternasyonal Yolculuk

© 2018 Tüm hakları saklıdır. Sitede yayımlanan orijinal içeriklerinin kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır. Adali Labs 2016

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms bellow to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Gazete Yolculuk'u anasayfanıza ekleyin!

Ekle