’Esnaf kardeşlerime sesleniyorum, sandık gelecek bunlara oy vermeyeceksin’
Erdoğan’ın dün açıkladığı koronavirüs tedbirleri üzeirnden esnafa seslenen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Dün 3-4 toplantı yaptılar, Erdoğan çıktı açıklama yaptı. ‘Çok kısa bir süre şu şu önlemleri aldık’ dedi. Sağlıkla ilgili önlemler tamam, ekonomi ile ilgili tek satır yok. Manavı, kahveyi, sinemayı kapat diyorsun tamam. Peki ne yapacaklar, nasıl geçinecekler? Bununla ilgili tek bir cümle kurulmadı. Buradan bütün esnaf kardeşlerime sesleniyorum, sen bunları gayet iyi tanıdın. Önümüzdeki süreç içinde sandık gelecek. Demokratik yollarla bunlara ders vermek senin boynunun borcudur. Bunlara oy vermeyeceksin. Ben bütün esnafların sesi olmaya söz verdim. Bütün garibanların, bütün kimsesizlerin… Sadece ben değil bütün milletvekillerimiz söz verdi. 81 ile sizin için gittik. Önünüze sandık geldiğinde bunlardan hesap soracaksınız.”
‘Erdoğan tarih bilmez, Allah’ın cahiline neyi anlatacaksınız?’
Erdoğan’ın Katarlılara yapılan satışları “Paranın rengi, dini yoktur, para paradır” sözleriyle savumasını eleştiren Kılıçdaroğlu, “Tam bir sömürgeci kafası. Para rüşvetin aracıdır. Londra’daki tefecilere el avuç açıyorsun. Parası olanların önünde diz çöktün. Osmanlı neden battı biliyor musun Sayın Erdoğan? ‘Para, paradır’ deyip borç alanlar yüzünden battı. Sonra o borçlar ödenmedi, Düyûn-ı Umumiye’yi kurdular. Erdoğan tarih bilmez, Allah’ın cahiline neyi anlatacaksınız Allah aşkına?” dedi.
‘O ordu Mustafa Kemal’in ordusudur başka kimsenin değil’
Kılıçdaroğlu, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Ordu bizim ordumuzdur. Ordu, hiç kimse unutmasın Mustafa Kemal’in ordusudur. Şimdi bu kişiye sormak isterim; sen başbakanken 4 Temmuz 2003’te 11 askerin başına çuval geçirildiğinde ne yaptın? Nota ver dedik, ‘Ne notası müzik notası mı’ dedin. Bunu yapan adam vatanı, orduyu sever mi? Sen bize kalkacaksın ordu üzerinden ders vereceksin, sen kim ordu kim? Sen çocuklarını niye askere göndermedin? Madem peygamber ocağı, senin çocuğun da orada askerlik yapsın. Sen kim ordu kim? Balyoz, Ergenekon oldu, bunu FETÖ ile birlikte yaptı. Sen bırak gevezeliği, sen FETÖ ile işbirliği yapıp orduya kumpas kuran başbakan değil misin? Bunu ben değil, onların milletvekilleri televizyona çıkıp söylüyor. İttifak yaptık diyor.
Milli Savunma Bakanı siyasete girdiği andan itibaren bizim muhatabımızdır. Şimdi ben O’na ve Erdoğan’a soruyorum. Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu topraklar bizim topraklarımız. Orada bizim bayrağımız dalgalanıyordu. Sen Genelkurmay Başkanı’ydın, Erdoğan Başbakan’dı. Kendi toprağında terör örgütünün isteği üzerine kendi bayrağını indiriyorsun utanmadan, türbeyi kaçırıyorsun utanmadan, sen bana ordudan mı bahsediyorsun utanmadan. O talimatı kim verdi? Ordu üzerinden bize saldıramazsın. O ordu peygamber ocağıdır. O ordu Mustafa Kemal’in ordusudur başka kimsenin değil. Allah aşkına sen başbakanken ordunun Genelkurmay Başkanı’nı terörist diye hapse attırmadın mı ya? Hiç kimse ziyaretine gitmedi. Ama bu kardeşiniz 30 Ağustos’ta tutuklu olan Genelkurmay Başkanı’nı ziyarete gitti. Neden? Ordumuza duyduğumuz saygıdan dolayı.”
‘Türkiye’nin rakamlarına kimse güvenmiyor’
Pandemi sürecinin iyi yönetilemediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “13 bin 746 vatandaşımız resmi rakamlara göre hayatını kaybetti. Gerçek rakamlar bunun çok üstünde. Belediyelerimiz zaten defin işlemini yapıyor. Doktorların raporları da var, salgın hastalık sebebiyle diye. Topluyorsunuz, bu rakamı katlıyor” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, “Devlet yalan söyler mi? Hiç rakam açıklamazsınız, onu da anlayışla karşılarım. Ama yanlış rakam açıklamak kadar Türkiye’nin itibarını dünyada sarsan başka bir şey yoktur. İster Papua Yeni Gine, ister Kanada… Türkiye’nin rakamlarına kimse güvenmiyor. Ayıp değil mi, Türkiye’yi bu hale niye düşürüyorsunuz? TTB’yi terörist ilan ettiler. Salgın yönetiminde dünyanın en kötü yönetilen 4. ülkesiyiz, Avrupa’nın da 1. ülkesiyiz. Ülkeyi yönetenler bu sonuçtan dolayı utanıyorlar mı? Utanmazlar” diye konuştu.
‘Faili meçhul cinayetler demokrasi ayıbıdır’
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi‘nin 28 Kasım 2015’te Diyarbakır’da katledildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Elçi’nin o günkü basın toplantısında “Bu kadim bölgede çatışma istemiyoruz” sözlerini sarf ettiğini aktardı.
Diyarbakır’ın, tarihi ve coğrafyasıyla devletin kadim bir bölgesi olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, “O kadim topraklarda çatışmanın olmaması lazım. Bu basın toplantısını yapıyor ve vuruluyor. Aradan geçen süreye karşın bugüne kadar failler bulunmadı. Faili meçhul cinayetler demokrasi ayıbıdır. Bunun mutlaka bulunması, faillerin yargının önüne çıkarılması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.