Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, Türkiye’de yükselişe geçen koronavirüs salgınına ilişkin “Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yükselişe geçen koronavirüs salgının seyrini bir an önce aşağı çekmemiz gerekiyor. Aldığımız tedbirlerin yol açtığı sıkıntıların farkındayız. Salgının önüne geçemezsek daha sonra can acıtıcı tedbirler uygulamak zorunda kalabilir. Milletimden sabır ve destek istiyorum” dedi.
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
- Birleşmiş Milletler başta olmak üzere insanlığın ortak sorunlarının çözümü için etkisiz kalan kurumların reform ihtiyacını tekrar tekrar vurguluyoruz. G20 Zirvesi’ni de insanlık olarak koronavirüsle mücadele ettiğimiz bir dönemde gerçekleştirdik. Türkiye olarak ‘Dost kara günde belli olur’ anlayışı ile yaklaşıyoruz. İnsan eşrefi mahlukattır. İnsana hizmet etmeyen, değer vermeyen, adalet ve güvenliği sağlamayan bir sistemin başarı şansı yoktur.
- Mevcut küresel sistemin ne insanı ne tabiatı koruması mümkün değildir. Salgın hem mevcut düzenin çapıklıklarını gözler önüne sermiş, hem de tüm insanlığın aynı gemide olduğunu hatırlatmıştır. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ çağırmızın ne kadar doğru olduğu anlaşılmıştır.
- Salgının yol açtığı ekonomik sıkıntıları çözmek için ihtiyaç duyulan her tedbiri alıyoruz. Yurt dışında ve yurt içindeki tüm vatandaşlarımızı, bu imkanı değerlendirmeye, ellerindeki parayı, dövizi, altını ve diğer sermaye araçlarını Varlık Barışı yoluyla sisteme dahil etmeye çağırıyorum.
- Yatırım ikliminin ayrılmaz parçası olan hukuk reformunu hayata geçiriyoruz. Reform ve değişim çalışmalarının merkezinde milletimiz yer alıyor. Reform paketleri bütçe görüşmelerinin ardından Meclis’e gelecek.
- Bizim hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, içişlerinde gözümüz yoktur. Biz kendi güvenliğimizi, can ve mal emniyetini sağlamaya, bölgemizin iç barışına katkı sunmaya çalışıyoruz. Uluslararası toplumun yüzleştiği yeni meydan okumalarda yeni sorumluluklar üstleniyoruz.
- Doğu Akdeniz meselesinde daime soğukkanlı davrandık. Bizim sabırlı davranışımıza rağmen insani ihtiyaçları karşılayacak sivil gemimize saldırı oldu. Bunun hukukta yeri yok. Bunun da kaptanı yine bir Yunan. Oradaki sivil mürettebatı da taciz ettiler. Bütün bunlar video kayıtlarıyla tespit edilmiş vaziyette. Gerekli yerlere gönderildi.
Hukuk reformalarını hızlandırıyoruz
- İstihdamı korumaya yönelik tedbirlere büyük önem veriyoruz. Ekonomide yeni bir yatırım, üretim, ihracat, istihdam seferberliği başlatıyoruz. Bütçe görüşmelerinin ardından bu doğrultuda kapsamlı reformları birer birer hayata geçireceğiz. Yatırım ikliminin ayrılmaz parçası olan hukuk reformlarını da hızlandırıyoruz.
- Geçtiğimiz yıl kamuoyuyla paylaştığımız yargı reformu strateji belgesinde yer alan hususlarla ilgili 3 yargı reformu paketi Meclis’imiz tarafından kabul edildi. Hazırlıkları süren diğer reformları da paketler halinde Meclis gündemine taşıyacağız. İnsan hakları eylem planına da en kısa sürede son halini vereceğiz.
- Türkiye’nin Cumhuriyet tarihindeki en büyük reformu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişidir.
“Hâlâ parlementer sistemi savunanlar var”
- Biz bunu söylerken, hâlâ parlementer sistemi savunanlar var. Parlementer demokrasiden bahsedenler var. Bu ülke yıllar yılı bu sistemi denemedi mi? Bunu denerken, acaba 3’lü, 4’lü koalisyonlarla ülkemizin ne hâle geldiğini bilmiyor muyuz? Bir adım ileri gidebildik mi? Hayır. Sistem değiştirildi ve yoğun şekilde yol alıyoruz.
- Cumhur İttifakı, Türkiye’nin en geniş tabanlı siyasi dayanışma örneğidir. İnşallah önümüzdeki hukuki ve ekonomik gündemi de Cumhur İttifakı olarak hayata geçireceğiz. Sayın Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi, bu ittifak asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir. Bu ittifakın tek amacı ülkemizi büyük ve güçlü Türkiye’ye ulaştırmaktır.
“Ödüllendirecek halimiz yok”
- Yıllarca bu mücadeleyi birlikte verdiğimiz kişilerin de aynı trene binmesine ne demeli? Neymiş? Filancalar filancalar hâlâ hapisteymiş… Bunları ödüllendirecek halimiz yok.
- Dağa kaçırılan o yavruların annelerinin, Diyarbakır’daki HDP binasının önünde yaz-kış demeden oturan annelerin hakkını kim teslim edecek? Devlet niye var? Biz niye varız? Arkadaşlar biz bunun için varız. Biz bunu halledeceğiz. Hatta daha da ileri gidip bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasının tavsiye edilmesi hakikaten beni rencide etmiştir. Kitabını herkes okusun denilen kişi, binlerce askerimin kardeşimin kanı olan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucudur.
“38. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini neden yapmıyorsunuz?”
- Buradan yargıya sesleniyorum… Diyorum ki; değerli yargı mensupları Anayasa’nın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa aynı şekilde benim dışımdakileri de muhatap alıyor. 138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini neden yapmıyorsunuz? Gereken adımları neden atmıyorsunuz? Size birilerinin talimat verme hakkı var mı?
- Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa, ana muhalefettekilerin de talimat verme hakkı yok. Bunun dışındakilerin de talimat verme hakkı yok. Bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz? Bunu söylemek zorunda kaldım. Atılan adımlar karşısında yargının sessiz kalmasını ben kabullenemiyorum.