• Hakkımızda
  • İletişim
  • Sayılar
No Result
Tüm sonuçları görüntüle
23 Ocak Cumartesi 2021
yolculuk
  • Aktüel
  • Emek
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Kadın
  • Yaşam
    • Kültür&Sanat
  • Kent-Ekoloji
  • Sınıfsal Bakış
  • Blog
    • Devrim Kitaplığı
    • Enternasyonal Yolculuk
  • Aktüel
  • Emek
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Kadın
  • Yaşam
    • Kültür&Sanat
  • Kent-Ekoloji
  • Sınıfsal Bakış
  • Blog
    • Devrim Kitaplığı
    • Enternasyonal Yolculuk
No Result
Tüm sonuçları görüntüle
Gazete Yolculuk
No Result
Tüm sonuçları görüntüle

Alaattin Çakıcı’ya tehdit ve savaş çağrısı: Türkiye’de mafya gerçeği

Doksanlı yıllar Türkiye'sine damgasını vuran çete savaşları yeniden mi gündeme geliyor? Çakıcı ismi yeniden güçlü şekilde hortlarken kirli ilişkiler yine gündemde...

25.11.2020 16:05
86 1
Alaattin Çakıcı’ya tehdit ve savaş çağrısı: Türkiye’de mafya gerçeği
TweetPaylaşGönderGönderTara

Geçtiğimiz hafta 17 Kasım’da, kendisini kabadayı olarak tarif eden ve taraftarları için “mafya babası” olarak tanınan Alaattin Çakıcı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdidiyle yeniden gündeme geldi.

Organize suç örgütü kuran ve uzun yıllar hapishanede kalmasının ardından Nisan ayında çıkarılan adrese teslim özel af yasası ile tahliye edilen Alaattin Çakıcı, Kılıçdaroğlu’na yönelik olarak “Bana bak dürzü. Bahçeli için sarayın bekçisi demişsin. Söylemlerinin dışına çıkarsan seni bakla kazığı ile tanıştırırım” ifadelerini kullanarak siyasette mafya tartışmalarının yeniden alevlenmesine yol açtı.

Çakıcı’ya tehdit

Dün ise yeni bir gelişme daha yaşandı.

Türkiye’nin 70’li yıllardan itibaren ismini öğrenmeye başladığı, meşhur Babalar Operasyonu ile ismi geniş kitlelerce tanınan ve 90’lı yıllarda diğer isimlerle birlikte adı öne çıkan Dündar Kılıç’ın varisi olarak kamuoyunda tanınan Oflu İsmail’in torunu Orhun Hacısüleymanoğlu, Çakıcı’yı hedef alan bir açıklama yaptı.

Ali Osman Hacısüleymanoğlu, Alaattin Çakıcı hakkındaki açıklamasını, sosyal medya hesabından, paylaştı.

Türkiye’de mafya gerçeğinin miladı: Susurluk

3 Kasım 1996’da Susurluk’ta gerçekleşen kaza Türkiye’ye damgasını vurdu.

3 Kasım 1996’da saat 19.25 sularında Balıkesir-Bursa karayolunda Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde meydana gelen trafik kazası sonucu, devlet-polis-mafya ilişkilerinin ortaya serildi. O tarih Türkiye’nin kulaktan kulağa konuşulan devlet-mafya ilişkilerini su yüzüne çıkardı.

DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Edip Bucak, İstanbul Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ, Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı ile 1970 doğumlu Gonca Us, 1 Kasım 1996 günü akşam saatlerinde Kuşadası Onura Otel’de buluştu.

Bucak’a ait 06 AC 600 plakalı Mercedes marka siyah renkli otomobille Hüseyin Kocadağ yönetiminde İstanbul’a gitmek üzere yola çıkan grup, 3 Kasım 1996 günü saat 19.25 sularında Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde benzin istasyonundan yola çıkan Hasan Gökçe yönetimindeki 20 RC 721 plakalı kamyona çarparak trafik kazası yaptı.

Bu kaza, basın literatürüne “Susurluk skandalı” veya “Susurluk kazası” olarak geçti.

Susurluk sonrası ifşalar

Susurluk vakasının dönüm noktası olmasının en önemli sebebi bu tarihten sonra Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve polis teşkilatının ilişkili isimlerinin seri şekilde, çorap söküğü gibi arka arkaya serilmesi oldu.

Abdullah Çatlı ve Alaattin Çakıcı gibi isimlerin MİT ve/veya başkaca devlet organizasyonları olarak kullandılıdğı açıkça yazılır çizilir oldu.

MİT, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili davaya, eski Kontrt-Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün ifadesini yolladı. 90’lı yıllarda MİT raporlarının basına sızması üzerine 24 Şubat 1995’te MİT Müsteşarlığı Teftiş ve Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan “İnceleme Raporu”nda Mehmet Eymür’ün kurum içerisinde alınan ifadesi de yer aldı.

Mehmet Eymür, son yıllarda yeniden medyada sıkça yer bulmaya başladı. Çeşitli iddialar ortaya attı.
Mehmet Eymür, son yıllarda yeniden medyada sıkça yer bulmaya başladı. Çeşitli iddialar ortaya attı.

‘Vurucu, kırıcı adamlara ihtiyacımız var’

Alaattin Çakıcı konusunda Eymür “Vurucu kırıcı adamlara ihtiyacımız var diyerek” şöyle ifade verdi:

“Bu gerek Ermeni-ASALA faaliyetleri sırasında, gerekse PKK faaliyetleri ile ilgili yurt dışı çalışmalarda ihtiyacımız vardı. Normal adamlara yaptırmak mümkün değil. Vurucu kırıcı adamlara ihtiyacımız var. Güvenlik Dairesi kurulduğu için karşı operasyonlar yapmamız gerekiyordu. İstanbul’la görüşüyormuş Alaattin Çakıcı. O tarihte İstanbul’dan resmi yazı ile gönderildi. Babası ve kız kardeşi DEV-SOL tarafından öldürülmüş. Son derece müspet bir yazı geldi. Neticede biz bununla ilişkiye girdik. PKK’nın anahtarını yurt dışındaki arkadaşlarımız ele geçirmişti. Biz bunları arkadaşları ile çiftliklere yerleştirdik ve yurt dışına gönderdik. Yetiştiren Korkut vardı. Yurt dışına Yavuz Ataç ile gittiler. Alman polisi burayı bastı, arama yaptı, kapattı. Eleman pozisyonundaydı o zaman.”

Alaattin Çakıcı’nın MİT ile lişkisi gün geçtikçe açığa çıktı

Gazeteci Fatih Altaylı 1998 yılında köşesinden bu ilişkileri ifşa ederek, bildiklerini yazdı.

Altaylı, Çakıcı’nın 1984’te Sedat Kesen ve Kahveci Doğan’la birlikte Beşiktaşlılar Grubu diye anılan gruba dahil olduğunu açıkladı. Bu ilişkiden sonra Çakıcı’nın kaderinin MİT yoluyla değiştiğini iddia etti.

Alaattin Çakıcı, görünürde, çeteci bir faşist olan Çakıcı’nın babası Ali Çakıcı’yı cezalandıran Devrimci Sol önderi Dursun Karataş’a yönelik saldırılarda yer almak için MİT ile ilişki içine giriyordu. Oysa gerçek bundan daha karmaşık ve daha geniş bir kapsamdaydı.

Çakıcı, Mehmet Eymür’le o günlerde içli dışlı oldu. MİT’e alınışında görünen neden ne olursa olsun Çakıcı’nın Eymür tarafından o günlerde devlet tarafından “Kürt mafyası” olarak tariflenen Kürt iş insanlarına karşı, Karadeniz mafyasını örgütlemek niyetiyle kullanılmaya başlandı.

Gazete taramalarına göre o günlerde Eymür, Korkut Eken ve Alaattin Çakıcı sık sık birlikte oluyorlardı. Gerçi Eken’in MİT’te bir önemi yoktu ama Eymür’le yakın olmak ona burada da güç sağlıyordu. O günlerde başlayan Çakıcı-Eymür ilişkisi bir daha hiç kesilmedi.

O günlerde yaşanan bir olay daha sonra ilişkileri bir kez daha ortaya koydu….

1987 yılında Ankara’da, Dündar Kılıç’ın iki adamını vurduran Çakıcı yakalanamadı. Garip biçimde(!), olay sırasında Mehmet Eymür ve Korkut Eken, otelin karşısındaki işkembecide oturuyordu.

Deneyimli gazeteci Faruk Bildirici’nin aktarımlarına göre, Çakıcı bu olaydan birkaç ay önce MİT ile ilişki kurmuş, Mehmet Eymür ve Yavuz Ataç ile dost olmuştu. MİT elemanı Süleyman Seba’nın Beşiktaş’a başkan seçildiği kongrenin güvenliğinin Çakıcı’ya emanet edilmesi, işbirliğinin somut bir örneğiydi.

1988’de ortaya çıkan ünlü MİT raporunu hazırlarken Eymür’e bilgi verenlerden biri, Çakıcı’ydı. O da Çakıcı’nın Ankara Kapalı Cezaevi’nde rahat ettirilmesi için Yusuf Koç ve Ahmet Turgut’a (Kürt Ahmet) haber göndererek karşılık verdi onun yardımına. Çakıcı, 8 Haziran 1989’da cezaevinden çıkarken Koç ve Turgut’a teşekkür etti ve kurbanlar kestirdi.

Çakıcı’nın adı, tüm bu MİT ilişkilerinin bir hediyesi olarak, artık etrafta ürküntü veriyordu. Tahsilat işine “bir kamu görevlisinin katkıda bulunduğunu” söylemekten çekinmiyordu.

Hep siyasilerle ilişkide hep siyasetin içindeydi

Bildirici’nin konuya ilişkin ayrıntıları bir başka noktaya daha çıkıyordu, nasıl korundu ve kollandı… Çakıcı, Çiller’e darbe vurmak için 1 Mayıs 1997’de Flash TV’ye çıkıp, Tansu Çiller’e ağır hakaretler yağdırdı; Özer Çiller’in rüşvet istediğini öne sürdü.

Çiller, kızgındı; dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener’e “Çakıcı’yı yakalayın” talimatını verdi. Akşener, ABD’ye gidecek iki kişilik polis ekibi kurdu. Ancak Akşener, görev yazısını imzalamaya fırsat bulamadan hükümet düştü.

İçişleri Bakanlığı’nı devralan Murat Başesgioğlu’nun ilk işi, ekibin görev yazısını imzalamak oldu. 13 Temmuz’da New York’a uçan ekip, ABD polisiyle evrak işlerini tamamlamaya çalışırken MİT’teki “hamisi” Yavuz Ataç, operasyonu haber verdi ve Çakıcı, Kanada’ya kaçtı.

Tüm bunların ardından şimdi soru şu:

MİT’in “vurucu-kırıcı” adamları siyaset sahnesine geri mi döndü?

Geçtiğimiz Nisan ayında, kamuoyuna Çakıcı affı olarak da geçen özel bir af yasası ile bu isim hapishaneden dışarıya çıkarıldı. Bayram değil seyran değil, Alaattin Çakıcı, Kılıçdaroğlu’nu neden tehdit etti?

İşte yukarıda bahsettiğimiz tabloya bakınca Çakıcı’nın MİT eliyle devletle ilişkileri hep siyasetle dirsek teması olduğunu ortaya koyuyor. Çakıcı, Erbakan ve Çiller’le olan münasebetine benzer şekilde Türkiye siyasetinin bugününde de bir alet olarak kullanılıyor demek mümkün.

Akşener’in de Çakıcı ile münasebeti bilinen bir gerçek…

26 Eylül 1998’de Alaattin Çakıcı’ya ait olan çeşitli ses bantları ortaya çıktı.

Bu bantların bazılarında dönemin devlet yetkilileri ile konuşması mevcuttu.

Çakıcı’ya ait olan ses kayıtlarından birinde; yakalanmak üzere Çakıcı’nın bulunduğu yerin, dönemin MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür tarafından belirlendiği fakat bundan haberdar olan dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener’in Çakıcı’ya bunu eniştesi vasıtasıyla bildirdiğini ve yer değiştirmesi gerektiğini tembihlediğini vurguluyor.

Bahse konu ses bandında Çakıcı’nın iddiasına göre Akşener Çakıcı’nın eniştesini arayarak ‘‘Meral, oradan çıkıyor, eniştemi arıyor. ‘Bana gelir misin?’ diyor. Eniştem kalkıyor, gidiyor Ankara’ya. Halamın kocası, eniştem değil. Halamın kocası. Alaattin’e söyle’ diyor yerini değiştirsin” diyor.

Eyüp Aşık-Çakıcı ses bandından sonra ortaya çıkan bir başka kasette Alaattin Çakıcı, kendisine ‘‘Yer değiştirsin’’ diyen bakanın, DYP’li Meral Akşener olduğunu açıklıyor. Kasete göre, MİT Kontr Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür, Çakıcı’nın yerini belirliyor. Bunu duyan Akşener de, İzmit’ten tanıdığı Çakıcı’nın eniştesini arayarak mesajı iletiyor.

Bunun üzerine Akşener, iddianın kanıtlanması halinde siyaseti bırakacağını açıkladı.

O dönem Radikal’de yayınlanan haberden üç gün sonra 29 Eylül 1998’de Hürriyet’te açıklama yapan Akşener, Çakıcı’yı “kendisinin yakalatmak istediği ama ANAP’ın bunu engellediğini” açıkladıktan sonra, Kürşat Yılmaz’ı da kendisinin yakalattığını iddia etti.

Akşener, o dönem bakanlıktan istifa eden Eyüp Aşık için “Çakıcı’ya kaçması için iki kez haber verdi. Muhalefette iken haber verdi, bu son kasette ortaya çıktı. Bir de iktidarda iken Çakıcı’yı uyardı. Bunları biliyoruz dedi.

Dönemin Emniyet Genel Müdürü Kemal Çelik ise şu açıklamayı yaptı:

‘‘Akşener’in talimatıyla polisleri ABD’ye gönderdik. Interpol kayıtlarında da bu gerçekler mevcut. Haziran ayı olduğunu hatırlıyorum. Ancak Refahyol yıkıldı. Yeni Bakan Murat Başesgioğlu göreve başladı ve ben polislerin görev süresi dolduğu için Bakan’dan görev sürelerini bir hafta daha uzattırdım. Ancak sürenin dolmasından sonra Çakıcı’nın yakalanması için süren operasyona giden polisler geri çağrıldı ve operasyon yarım bırakıldı.’’

Akşener yine medyada tehditlere karşı durdu ama…

Son gelişmelerde ise Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit eden Alaattin Çakıcı ve ona destek veren Devlet Bahçeli hakkında sert açıklamalarda bulundu. Akşener “Bir tehdit söz konusudur, çok ayıptır, çirkindir” dedi. Ancak 1998 yılındaki çelişkili tablo Akşener’in basına yaptığı açıklamalar ile gerçeğin farklı olabileceği hususunun gözden kaçırılmaması gerektiğine dair bir veri olarak duruyor.

Bir gün daha fazla iktidarda kalmak isteyen İttifak her aracı kullanır mı?

Erdoğan ve Bahçeli’nin kader birliği yaptığı Cumhur İttifakı’nın zor günlerden geçtiği aşikar. Gelen anket sonuçları, ekonomideki felaket tablosunun çıkmazları bu ittifakın iktidarda kalmasını güçleştiriyor.

Böylesi bir süreçte Erdoğan açıkça hiçbir aracı kullanmaktan çekinmeyeceğini ifade ediyor. Tam da bu günlerde iktidar tarafından, en güçlü rakipleri olarak görülen genişletilmiş ana muhalefet görünümündeki Millet İttifakı’nın dağıtılması için çeşitli atraksiyonlar geliştiriliyor. Kürt halkının siyasi temsilcileri saf dışı bırakılmaya çalışılıyor.

Geleceğini garanti altına almak isteyen “topal ördek” hükümeti ve onun koltuk değneği pozisyonundaki “uzun yılların operasyonel partisi” her aracı kullanacağı mesajını açıktan veriyor.

Çakıcı’nın son durumu

Edindiğimiz son rakamlara göre, Alaattin Çakıcı’ya bağlı olan, halen çeşitli hapishanelerde tutuklu ve hükümlü olarak bulunan 40 kişi var. Çakıcı’nın dışarıda 377 taraftarı mevcut. Bilgilere göre, 11 taraftarı da öldürüldü.

Çakıcı’nın fiziki kontrolünü çete üzerinde eskisi gibi doğrudan olmadığı ve babasının da adını taşıyan yeğeni Ali Çakıcı tarafından sokak gücünü kullanmaya çalıştığı da iddialar arasında. Bu çete Gülsuyu’nde girdiği çatışmalar ile de gündeme gelmişti.

Hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, adam öldürme, yaralama, hakaret, tehdit suçlarından mahkûmiyet kararları olan Çakıcı birçok davadan da yargılanıyor.

Suçlamalar arasında yine suç örgütü kurmak, adam öldürme, yaralama, Cumhurbaşkanı’na hakaret, tehdit yer alıyor. Çakıcı’nın bazı dosyaları da İstinaf ve Yargıtay aşamasında sonuçlanmayı bekliyor.

Oflu İsmail’den tehdit: Eski vakitler gibi mi?

Oflu İsmail olarak bilinen İsmail Hacısüleymanoğlu’nun ailesine mensup Ali Osman Hacısüleymanoğlu, Alaattin Çakıcı’ya tehdit yağdırdı. Tüm aktarılan gelişmler göz önünde tutulduğunda, Türkiye’de mafya çatışma ve tehditlerinin de siyasi gelişmelerden bağımsız okunamaycağını ortaya koyuyor. Bu halde Çakıcı’nın tehditleri ve Çakıcı’ya yönelik tehditler bir çeşit hesaplaşmanın ürünü olarak karşımızda duruyor olabilir mi?

Ali Osman Hacısüleymanoğlu’nun ifadeleri tam olarak şöyle:

NAMUS: Aile büyüklerimiz delikanlılık çağımızda bize bazı nasihatlerde bulunurdu., bunların içinde en çok üstünde durdukları konu namustu.

Siz siz olun bakın ha evli bir kadın ile ya da bakire bir kız ile ilişkiye girmeyin delikanlı adam eline, beline, diline hakim olacak.

Böyle şeyler dışarsak cezası ağır olur.

Biz bunu aynı şekilde bizim çocuklarımıza da ailemizin gençlerine de ve bize gönül veren tüm sevdiklerimize de sıkı sıkı tembih ediyoruz.

Dündar Kılıç, sadece Karadeniz’in değil Türkiye’nin sevdiği bir delikanlıydı.

Allah rahmet eylesin. 80’li yıllarda yapılan Babalar Operasyonu’nda Dündar Kılıç gözaltına alınıp Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde yatarken namus abidesi Çakıcı cezaevinde yatan hemşerisinin (Dündar Kılıç) evlı kızın baştan çıkardı.

O beni baştan çıkardı diyebilir ama çıkmasaydın delikanlı adam nefsine hakim olanıdır. Sonra rahmetli Dündar Kılıç cezaevinden çıkınca bu ilişki ayyuka çıktı.

Türkiye’nin her yerinden delikanlılar kızı, Kürdü, Çerkez’i sağcısı, solcusu, Sünnisi, Alevisi, bu sana yapılan bir namussuzluktur hepimiz yanındayız deyip, Çakıcı’nın peşine düştüler ve bir sürek avı başladı.
Her yere baskınlar yapılıyor, Çakıcı başını dışarı çıkaramıyordu.

Çakıcı’nın arkadaşı olan bizimse aile dostumuz ve sevdiğimiz bir büyüğümüz rahmetli Tahsin Çakıroğlu’na sığındı. Tahsin Abi, Dündar’ı ikna etmeye çalışacağım ama sende karını boşayıp Uğur (Dündar Kılıç’ın kızı) ile evleneceksin bu ayıp ancak böyle temizlenir dedi ve Dündar abiyi ikna etmeye çalıştı.

Tüm sevenleri ve ailesi Dündar abiye; Dündar sakın!İkisinin de (Alattin ve Uğur) kafasına kurşun sıkalım bu iş böyle temizlenir” dedi.Dündar abi, kızına kıyamadığı için Tahsin abinin teklifini kabul etti ve Çakıcı karısını boşayıp Uğur ile evlendi. Çakıcı oldu damat ve işlerin başına geçti.

Dündar kömür ocaklarına ve bir çok iş yerine damadını ortak etti.

Limitsiz çek defterini verdi eline sağ yanına bir sandalye koydurup oturttu. Bir kaç sene baba-oğul gibi takıldılar. ama yılanı koynuna koynuna soktuğunu farkına varamadı kurulan tezgah başkaydı.

Akabinde Çakıcı karım beni aldatıyor dedi. Karısının onu aldattığı ile alakalı o dönem bir iki geçti bu isimler hala yaşıyor,

Alaattin Çakıcı nikahlı karısı ile onun sağında beraber olan hangi namus anlayışıyla affedip nikahlı karısını ufak çocuğunun gözleri önünde bir kiralık katile öldürtüp namusumu temizledim diyebildi. bu namus cinayeti değildi Atilla Aytek’in kurduğu bir oyundu.

Bu Alaattin’in bu işlerdeki son sabıkası da değildi daha sonra ünlü bir modacının evli kızı Aslı ile 2-3 sene kavgalı gürültülü bir beraberlikleri oldu.
Aslı başkasıyla evliyken yurtdışında Alaattin ile yaşadı. Kavgaları gürültüleri bütün kamuoyunun gazetelerin haberlerin manşatlerini süsledi.

Şimdi size soruyorum bir ülkücü, bir kabadayı, bir Karadeniz delikanlısı, bir Türk delikanlısı evli kadınlarla beraber olup sonra namustan dem vurabilir mi?

Delıkanlılığın, ülkücülüğün fıtratında böyle bir şey var mı? Kabul edilebilir mi? Kiralık katile karını öldürtmek var mıdır? Madem karın seni aldattı madem karını öldürttün neden karınla beraber olanlar hala yaşıyor?

Korktun mu? Bırakın bu namuslu tavırları bu Atilla Aytek’in Karadeniz delikanlılarını yok etme planının başlangıcıdır. Alaattin efendi onun ajanı ve piyonudur.

Bu adamın gerçek yüzünü TÜRKİYE kamuoyuna Karadeniz camiasına ve ülkücü camiaya hatırlatmayı, bu olayları bire bir yaşayan biri olarak kabul ettim.

Yine söylüyorum edebinle otur. Yok ben bildiğimi okurum diyorsan bugüne kadar görmediğin sert bir kavgaya hazır bekliyor olacağım, burası Muz Cumhuriyeti değil. Senin gibi karanlık şer odaklarına da hizmet edenler de bu ülkede söz sahibi olurlarsa bu da önce devletin sonra bizim ayıbımız olur. İlk mermiyi atan da ben olmayacağım.

Tüm devlet büyüklerimizden özür diliyorum. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.

Mafya-devlet ilişkileri ne kadar daha sürecek?

Bilindiği üzere AKP iktidara geldiği yıllarda doksanlı yıllar koalisyonlarını ve karanlık mafya ilişkilerini de kendisine siyasi dolgu malzemesi yaparak sahte bir “hesaplaşma” dili tutturmuştu. Ancak pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da gerçek çok sürmeden yerini buldu.

Geçtiğimiz günlerde Mehmet Ağar ve Korkut Eken’in reklam karesi olarak kamuoyuna yansıttıkları fotoğraf karesinin ardından mafyatik ilişkilerdeki bu gelişmelerin yükselmesi önümüzdeki dönemde de daha fazla bu gibi vakalarla karşılaşabileceğimiz ihtimalini doğuruyor.

Etiketler: alaattin çakıcıdündar kılıçmehmet eymürMİTözel
Tweet38Paylaş60GönderPaylaşTara

İlgili Gönderiler

İbrahim Kaypakkaya 47 yıl önce bugün katledildi…

İbrahim Kaypakkaya 47 yıl önce bugün katledildi…

18.05.2020 19:53

1949 yılında Çorum'un Sungurlu ilçesinin Karakaya Köyü'nde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen Okulunun ardından İstanbul'daki Çapa...

Samatya’nın tarihi karakoluna Kızıldere pankartı asıldı

Samatya’nın tarihi karakoluna Kızıldere pankartı asıldı

30.03.2020 17:24

İstanbul'un Fatih ilçesi Samatya semtinde II. Abdülhamid döneminde yaptırılan simge karakol, 90'lı yılların sonunda kapatıldıktan sonra yakın zaman önce restore...

Soylu: 15 Temmuz’dan günümüze 31 bin polis ihraç edildi

Koronavirüs EGM’de: 16 polisin test sonucu pozitif

28.03.2020 18:05

11 Mart tarihinde Türkiye'ye de sıçrayan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) polislere de bulaştı. Yapılan testlerde İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı...

Türkiye’nin koronavirüs günlüğü | Ölüm sayısı 9’a, vaka sayısı ise 670’e çıktı!

Türkiye’nin koronavirüs günlüğü | Ölüm sayısı 9’a, vaka sayısı ise 670’e çıktı!

21.03.2020 00:46

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada; Türkiye’de koronavirüsten 5 kişinin daha yaşamını yitirdiğini ve testi pozitif çıkan...

DOSYA | “Yeryüzünün lanetlileri” ve Yunanistan’daki reaksiyonlar

03.03.2020 22:59

Gazete Yolculuk Haber Merkezi/Devrim Özdel   Avrupa kapıları açıldı: Mülteciler, sınırlara akın etmeye devam ediyor İdlib'te TSK’ya yönelik hava saldırısı...

“Haşhaş rekor kırdı, İran’dan gelen esrarın 4’te 1’i Türkiye’de”

“Haşhaş rekor kırdı, İran’dan gelen esrarın 4’te 1’i Türkiye’de”

27.02.2020 14:40

BM Uyuşturucu Kontrol Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sevil Atasoy “Türkiye’de haşhaş üretimi 1 yılda yüzde 90 arttı, İran’dan çıkan esrarın...

İspanya Genelkurmay Başkanı sırası gelmeden aşı olduğu açığa çıkınca istifa etmek zorunda kaldı
Dünya

İspanya Genelkurmay Başkanı sırası gelmeden aşı olduğu açığa çıkınca istifa etmek zorunda kaldı

23.01.2021 23:30

Türkiye'de aşı sırası siyasal iktidara yakın olanlar tarafından delik deşik edilirken İspanya'da kimi devlet yetkililerinin 'sırası gelmeden' Covid-19 aşısı olduklarının...

Daha fazla oku
Rusya’da liberal muhalif figür Navalny’nin gözaltına alınmasını ve hükümeti protesto eylemleri büyüyor

Rusya’da liberal muhalif figür Navalny’nin gözaltına alınmasını ve hükümeti protesto eylemleri büyüyor

23.01.2021 17:00
Demirtaş’ın kardeşi ve avukatı olan Aygül Gökalp: AİHM öncesi verilmiş taktik bir karar

Avukatları, AİHM kararı üzerine Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi için AYM’ye başvurdu

23.01.2021 15:51
Sınıf bilincine sahip kadın konfeksiyon işçileri, kadınların oy hakkı hareketini nasıl şekillendirdi (1/2) Meagan Day (*)

Sınıf bilincine sahip kadın konfeksiyon işçileri, kadınların oy hakkı hareketini nasıl şekillendirdi (1/2) Meagan Day (*)

23.01.2021 12:43
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, sömestrla ilgili uyarılarda bulundu

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, sömestrla ilgili uyarılarda bulundu

23.01.2021 11:53
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Sayılar
gerçeğin devrimci sesi!

© 2018 Tüm hakları saklıdır. Sitede yayımlanan orijinal içeriklerinin kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır. Adali Labs 2016

No Result
Tüm sonuçları görüntüle
  • Aktüel
  • Emek
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Kadın
  • Yaşam
    • Kültür&Sanat
  • Kent-Ekoloji
  • Sınıfsal Bakış
  • Blog
    • Devrim Kitaplığı
    • Enternasyonal Yolculuk

© 2018 Tüm hakları saklıdır. Sitede yayımlanan orijinal içeriklerinin kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır. Adali Labs 2016

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms bellow to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Gazete Yolculuk'u anasayfanıza ekleyin!

Ekle