Gazete Yolculuk Haber Merkezi
İYİP Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin meclis grup toplantısında Borsa İstanbul’un yüzde 10’unun Katarlılara satılmasıyla ilgili tartışmalara değinerek “Biz yabancı sermayeye karşı değiliz” diyerek özelleştirme ve kamu varlıklarının peşkeş çekilmesini desteklerken, AKP’nin, kamuya ait üretken varlıkları peşkeş çekmesine rağmen kamu istihdamında artışa neden olmasından ötürü “bir Doğu Bloku hükümetine” benzediğini ileri sürdü.
Akşener, AKP’yi Doğu Bloku ülkelerine benzettikten hemen sonra, gelir vergisi ve sigorta primlerinin devlet tarafından karşılandığı bir asgari ücret düzenlemesi teklif etti.
Akşener’in açıklamaları şu şekilde.
“Yatırım ortamı oluşturulmalı ve vatandaşın satın alma gücü artırılmalı”
“Milletin sesini, emeğin sesini duydunuz. Siz “Türkiye’de işsizlik yok, iş beğenmeyenler var.” diyebilen, kendini bilmez, iktidar milletvekillerine bakmayın. Oynanmış TÜİK verilerine göre bile iş bulmaktan umudunu kesmiş vatandaşlarımızın sayısı, işsiz vatandaşlarımızdan daha fazla.
Bir an önce, başta gençlerimiz olmak üzere, vatandaşımızın güvencesizliğini azaltıp, insana yakışan işlerin sağlanacağı, bir yatırım ortamını oluşturmamız gerekiyor. Vatandaşlarımızın satın alma gücünü, onları daha da borçlandırarak değil, daimi kazançlarını arttıracak şekilde yapmamız gerekiyor. Bunun yolu da, başta dar gelirliler olmak üzere, çalışanlarımızın ücretlerini arttırmamızdan geçiyor.
Biz bunu söyleyince, şirketlerimiz “Benim üzerimdeki işgücü maliyetlerini, daha da arttırırsanız, ya iflas ederim, ya da istihdamımı azaltmam gerekir.” diyecekler. Bunu söylemekte çok haklılar! Şirketlerimizin üzerindeki maliyetler, izlenen kötü politikalar sonucunda, şirketlerimizi zarar ettirip, iflasa sürükleyecek derecede arttı.
Özellikle küçük ölçekli şirketlerimiz, esnafımız, çalışanlarının sigorta primlerini, karşılayamaz duruma geldi. Anadolu’daki esnaf ziyaretlerimizde, çalışanlarını ağlayarak işten çıkarmak zorunda kaldığını söyleyen, birçok esnafımızla karşılaştık. Bizim işverenimiz, esnafımız, KOBİ’miz, istihdam sağlamak istiyor ama, yüksek maliyetlerden dolayı bunu maalesef yapamıyor.”
“Kamu istihdamının payı artmış; özel sektör odaklı büyüme vaadiyle yola çıkan AKP, Doğu Bloku iktidarlarını aratmıyor”
“O yüzden, işverenlerimizin yeniden istihdam yaratabilmeleri için, üzerlerindeki maliyetleri, mutlaka düşürmemiz gerek. Bakın size çok çarpıcı bir sayı vereyim: Son altı senede, kamunun genel istihdamı, 1 milyon 394 bin artarken, toplam kayıtlı istihdam, sadece 1 milyon 312 bin artmış. Kamunun, toplam istihdam içindeki payı, yüzde 19.9’dan, yüzde 26.2’ye çıkmış.
Yani, Yola, özel sektör odaklı, istihdam yaratan bir büyüme vaadiyle çıkan Ak Parti, eskinin Doğu Bloku iktidarlarını aratmayan, hantal bir partiye dönüşmüş.
Bir başka sorunumuz da kayıt dışı istihdam. Türkiye’de toplam çalışan sayısının üçte biri, maalesef herhangi bir sosyal güvencesi olmadan, kayıt dışı çalışıyor. Yüksek bir öğrenime sahip gençlerimiz bile, kayıt dışı çalışmak zorunda.
Emeklilikte yaşa takılan kardeşlerimizin sorununu zaten biliyorsunuz. Kayıt dışı çalıştığınızda her türlü sosyal güvenceden uzak bir şekilde, emekliliğe hak kazanamadan yaşıyorsunuz, güvencesizlik yakanızı bırakmıyor.”
“Acilen bir büyüme modeline geçmemiz gerekiyor”
“Bütün bunların özeti şudur. Acilen, istihdam yaratan bir büyüme modeline geçmemiz gerekiyor. Vatandaşlarını borçlandırmadan, ihtiyaçlarını karşılayacak bir ekonomik modeli uygulamamız gerekiyor. İşverenlerinin daha fazla istihdam yaratmalarını sağlayacak, bir yatırım iklimini oluşturmamız gerekiyor. Bunun için de, herkesi memnun edecek bir asgari ücret düzenlemesini, uygulamaya koymamız şart.
İYİ Parti olarak biz, “Türkiye istihdamsız değil, istihdamla büyüsün.” diyoruz. “Rantla değil, üretimle kalkınsın.” diyoruz.
Bu vizyon ışığında, işverenlerimizin üzerindeki yükü hafifletip, onların yeniden istihdam yaratmalarını sağlarken, dar gelirli vatandaşımızı da, borç sarmalına sürüklemeyecek, kayıt dışı istihdamı kayıt altına alacak, hakkaniyetli bir asgari ücret modeli üzerinde çalıştık.
Mevcut durumda, brüt asgari ücret 2943 lira. Gelir vergisi, SGK primi ve işsizlik sigortası fonu kesintileri yapıldıktan sonra, çalışanımızın eline net, 2325 lira geçiyor.
Diğer taraftan, asgari ücretli bir çalışanı istihdam etmek için, işverenimizin cebinden ise 3458 lira çıkıyor. Bu hem maaşı kuşa dönen çalışanımız açısından, hem de yüksek bir maliyet üstlenen işverenimiz açısından, kabul edilebilir bir durum değil.
“Brüt asgari ücret 3000 liraya yükseltilip tümü çalışana ödensin, vergi ve sigorta primini devlet üstlensin”
“Bizim önerimiz şudur: Brüt asgari ücreti 3000 liraya çıkarıp, asgari ücretli çalışanımıza brüt kazancının tamamını ödeyelim yani işverenimiz, çalıştırdığı asgari ücretli vatandaşımızın, gelir vergisini ve SGK primini, devlete değil çalışanına versin.
Devletimiz de, çalışanımızın gelir vergisini ve SGK primini üstlensin. Böylece, asgari ücretle çalışan vatandaşımızın eline, net 3000 lira geçerken, işverene olan maliyeti ise 3458 lira olmaya devam etsin. Yani çalışanımızın eline geçen asgari ücreti, 2325 liradan, 3000 liraya çıkaralım, ama, işverene olan maliyetini de arttırmayalım. Ayrıca, bu düzenleme sadece asgari ücretliyi kapsamasın. Asgari ücretin üzerinde maaş alan çalışanların da, asgari ücretten doğan SGK primini ve gelir vergisini devlet üstlensin. Bir başka deyişle, devletimiz bütün çalışanlarının cebine, aylık 675 lira koysun, ama bu parayı işverenden almasın.
Bizim önerimiz budur. Ekonomimizin sert bir şekilde daraldığı bu dönemde, başta dar gelirli vatandaşlarımız için olmak üzere, harcanabilir gelirimiz artacak. Milletimizin kazancı arttığı için, tüketimimiz de 112 milyar lira artacak, bu artışın milli gelirimize etkisi yaklaşık 450 milyar lira olacak. Yani, vatandaşlarımızı ve şirketlerimizi borçlandırmadan, tüketim ve milli gelir artışı sağlayacağız. Bunun istihdama katkısı ise, 1 milyon 550 bin yeni çalışan olacak. Üstelik, bu 1 milyon 550 bin yeni istihdamın, 1 milyon 164 bini, kayıt dışından, kayıt altına geçen vatandaşlarımız olacak.
Yani bu model, güvencesiz çalışan 1 milyondan fazla vatandaşımıza, sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı sağlayacak. Yani bu model özellikle, maliyetler yüksek olduğu için, aile bireylerini kayıtlı çalıştıramayan, aile işletmelerimize büyük destek olacak. Sonuç olarak, önerdiğimiz asgari ücret düzenlememiz, özel sektörün, yüksek işgücü maliyetleriyle karşılaşmadan, yeniden istihdam yaratacağı bir büyüme modelinin, başlangıcı niteliğinde olacak.
Çalışanlarımız da, ihtiyaçlarının en azından bir kısmını borçlanmadan karşılayacak. Başta gençlerimiz olmak üzere, güvencesiz çalışan vatandaşlarımızın en azından bir kısmı, her türlü sosyal güvenlik, ve emeklilik haklarından yararlanmaya başlayacak.”
“Kaynak nerede demeyi alışkanlık haline getiren iktidar; kaynak faiz harcamalarının yarısı kadar”
“Ne yaptığının, ne de sattığının hesabını veremeyen iktidar, biz ne önersek, hemen “Kaynak nerede?” diye sormayı, alışkanlık haline getirdi.
Olsun, bizim bütün önerilerimiz hesaplı, kitaplı, planlı. Her önerimiz şeffaf, hiçbir önerimizde gizli hesaplar, örtülü yandaş kollamalar yok. Asgari ücret için de, bütün hesaplarımızı yaptık: Önerimizin bütçeye maliyeti, 71 milyar lira.
Peki bu maliyet, neye karşılık geliyor?
Mesela bu maliyet, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçtikten sonra, bütçedeki faiz harcamalarındaki artış oranına eşit. 2018 bütçesinde, 73 milyar lira olan faiz harcamasının 2020 yılında, 144 milyar lira olması bekleniyor.
Yani bu maliyet, bu israf ekonomisinin neden olduğu, faiz harcamasındaki artış kadar. Yani bu maliyet, devletin, önümüzdeki dönemdeki faiz harcamaları için, bakın borç için değil, borcun faizi için ayırdığı bütçenin, yüzde 40’ı bile değil. Yani, biz doğru bir borçlanma stratejisi izlersek, bu kaynağı, sadece faiz harcamalarından yapacağımız tasarrufla bile çıkarabiliriz.
Mesela bu maliyet, kendisini anmadan geçemeyeceğim, eski Damat Bakan’ın, dahiyane bir fikirle, hazinemizi döviz cinsinden borçlandırdığı dönemde, Türk Lirası’ndaki değer kaybından dolayı, karşılaştığımız maliyetin yarısı.”
“Hazine garantili yandaş projelere ödenecek taahhüt artışının dörtte biri”
“Mesela, Mevcut durumda, yap-işlet-devret modeli ile, Hazine garantili projelere verilen toplam taahhüt, 142 Milyar 800 milyon dolar. Yılbaşından itibaren, sadece döviz kurundaki artıştan dolayı, 264 Milyar 137 milyon liralık bir taahhüt artışı oldu.
Önerdiğimiz asgari ücret düzenlemesinin maliyeti, bu artışın sadece dörtte biri kadar.
Yani, yandaş müteahhitlerinize gidip, bu projeler için alacakları parayı, bu yılın başındaki döviz kuru üzerinden, sabitlemeyi teklif ederseniz, önerdiğimiz asgari ücret düzenlemesinin, dört katı büyüklüğünde bir kaynağı da, bu ve benzeri projelerde kullanmak üzere, tasarruf etmiş olursunuz.”
“Kaynak, Katar İstanbul projesinin üçte biri kadar; dar gelirliyi Katarlı dostlarınızın önüne koyun”
“Mesela, nedense bir türlü vazgeçemediğiniz Katar İstanbul projesinin, düşünülen maliyeti 25 milyar dolar, yani yaklaşık 195 buçuk milyar lira olacak. Bizim asgari ücret düzenlememiz, Katar İstanbul projesinin üçte biri kadar.
Gelin, bu zor zamanlarda, ülkenin dar gelirli çalışanlarını, Katarlı dostlarınızın önüne koyun.”